İlk maçın öncesinde yaptığımız hazırlık maçları, kadro seçimi hakkında yazacak çok şey vardı. Ancak turnuvanın ilk maçını bekleyip Vincenzo Montella’nın takımını izlemek daha yerinde olacaktı. Galibiyetle başlamak güzel, pekiyi bu durum bizim istediğimiz tek şey olabilir mi?
İngiltere’de oynanan Euro’96 turnuvasından bugüne kadar gelinen süreçte aralıklı başarılar ile geliştiği iddia edilen Türk Futbolu, yine bir altın jenerasyon şişirmesi ile Euro’24 için Almanya’ya gitme bileti kazandı. Stefan Kuntz’un ardından göreve getirilen Vincenzo Montella’nın eleme gruplarındaki kalan maçlarda oynattığı futbol tüm ülke için umut verici olsa da finaller öncesi yapılan hazırlık kampı, kadro seçimi gibi konularda çok eleştiri aldı.
Çalışma, Disiplin, Sabır; Başarı!
Milli takımımız ilk maçına çıkmadan önce Türk basınının bir kısmı inanılmaz eleştiriler yapmaya devam ederken, bir kısmı da oyuncularımızın bireysel potansiyelleri üzerinden takımımızı müthiş yüksek bir seviyeye koydu. Muhtemelen Montella, basını takip ettiği ve gerçekçilikten ödün vermediği için bu tür büyük açıklamalar yapmaması özellikle seçiyor. Takımın potansiyelini ve birlikte ne kadar oynayabildiğini ondan daha iyi öngörebilecek biri olmadığını kabul ederek hem kadro hem oyun tercihlerine saygı duymak gerekiyor.
Savunma Alarmda
İlk maçımıza gelirken oynadığımız hazırlık maçlarındaki tutuk görüntü, turnuvanın ilk maçı Gürcistan mücadelesinde de devam etti. İlk yarı son derece tutuk bir orta alan izledik, Orkun-Hakan ikilisi hem çok durarak oynuyor hem de arkalarındaki 6 numarada oynayan Kaan Ayhan’ın oyun kurulumuna hiç bir katkı vermemesi oyunu kilitledi. Oysa ne zaman Mert Müldür ve Ferdi Kadıoğlu oyuna katılıp halfspace’i kullanmaya başladılar işte o zaman Milli takımımızın oyunda daha akışkan olduğunu izledik. Ancak tüm bu durgunluk içinde savunmada özellikle Abdülkerim’in inanılmaz pozisyon hataları, hamlelerde geç ve kararsız kalması verdiğimiz bütün pozisyonların tek nedeni olarak gözüktü.
Eğer Hakan, Orkun ve Arda gibi fiziksel mücadeleden uzak duran 3 oyuncuyla birden oynayacaksak o zaman 6 numarada Kaan’ın yerine mutlaka İsmail’i oynatmamız gerekiyor. Kaan Ayhan’ın da Abdülkerim gibi çok fazla pozisyon hatası yapması milli takımın savunmasının en önemli zaafları arasında görünüyor.

Rakibimiz Gürcistan tipik bir savunma takımı olarak sahadaydı. Willy Sagnol, Bayern’den hocası Ottmar Hitzfeld’in oynattığı zaman zaman 5-3-2 veya 5-4-1 ile topun arkasında durduğu sistemi savunmaya yerleştirmiş. Yetenek olarak kısıtlı olmalarına rağmen maçın genelinde kendi güçlerini bilerek ve egosuz mücadele ederek bizden çok daha efektif oynadıklarını kabul etmek gerekli. Buldukları 4 net pozisyon bizim pozisyonlarımızdan çok daha iyi hazırlanmış ataklara sahipti. Burada Milli takımın doğrularını konuşurken gerçekçilikten uzaklaşmak bizi doğruya götürmeyecektir.
Abdülkerim’in bu şekilde rakibi izleyerek oynaması, rakibin yüzünü dönmesine izin vermesi bizi ilerleyen maçlarda oldukça zorlayacaktır. Önünde Torreira yanında Nelson gibi oyuncularla oynamaya alışması onun ısırıcı özelliklerini bir kenara bırakmasına neden olmuş gibi.
Santraforla mı Sıfırla mı Devam Edeceğiz?
Barış Alper Yılmaz ile başladığımız maçta 5’li savunma karşısında etkisiz kalmamızın en önemli sebeplerinden biri rakibin ceza yayı bölgesinde mükemmel bir yerleşim göstermesiydi. Bu alandan pozisyon üretemedik, klasik bir pivot eksikliğimiz oldukça fazla hissediliyor. Turnuvanın diğer maçlarında gol bulmak zorunda kalacağımız anlarda bu şekilde bir oyun ile gol üretmemiz mümkün değil. Zira diğer maçlarda nispeten daha güçlü takımlara karşı beklerimizi bu kadar rahat atağa çıkarmak büyük riskleri de beraberinde getirir.
Sonuç: Yalnızca 3 Puan!
Günün sonunda Gürcistan maçı ile birlikte şansımızın da büyük yardımıyla sadece 3 puan alarak turnuvaya başladık. Güçlü ve skor alma alışkanlığı olan takımlara karşı daha iyi konsantre olduğumuz ve daha iyi mücadele ettiğimiz bir gerçek ama geriye dönüp baktığımızda Gürcistan mücadelesinde bu anlamda hiç de iyi sinyaller vermediğimizi söylememiz gerekiyor. Söz gelimi bir sonraki maçta Portekiz’e karşı neler yapabileceğimizi daha detaylı incelememiz gerekiyor ve yazı boyunca belirttiğim futbolun gerçeklerinden uzaklaşmadan daha sert ve diri şekilde ayakta kalmamız gerekiyor.
Leave a Reply